Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Türkiye Meclisi'ne yönelik yedi ilde yapılan operasyonlar çerçevesinde İstanbul'daki evinden gözaltına alınan Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji yüksek lisans öğrencisi Nejat Ağırnaslı, dün (02 Mayıs) serbest bırakıldı.
29 Nisan Cuma günü, sabaha karşı, Terörle Mücadele Şubesi'ne bağlı ekiplerce yedi ilde düzenlenen eş zamanlı KCK operasyonları çerçevesinde gözaltına alınan 50 kişi arasında yer alan Nejat Ağırnaslı, yaşadıklarını bianet'e anlattı.
"Ders programı örgütsel dokümanmış"
Cuma sabahı kendisiyle birlikte Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olan dört kişinin daha evine polislerce baskın yapıldığını söyleyen Ağırnaslı, evinde 2,5 saat kadar arama yapıldığını, bilgisayar, harddisk ve cd'lerine el konulduğunu söyledi. Polislerin, okulun ders programını bile "örgüt dokümanı" olarak değerlendirdiğini ifade eden Ağısnaslı sözlerine şöyle devam etti:
* Evde arama yapan polisler, ders programımın bile örgütsel doküman olduğunu iddia ettiler. Bizim okulda ders programlarında, mesela siyaset bilimi dersinin kodu "Pols"dur; dersler Pols101, Pols202 diye kodlanıyor. Bunun örgütsel şifre olduğunu ileri sürdüler.
* Arama bittikten sonra beni Vatan Caddesi'nde bulunan Emniyet Genel Müdürlüğü'ne götürdüler. Burada 4-5 saat bekletildim. Vatan Emniyet'te ifademi almadılar. İstanbul'da hiç ilgilenmediler zaten. Oranın geçici olduğu çok belliydi.
"Acilen Diyarbakır'a götürdüler"
* Buradan uçakla çok acil bir şekilde Diyarbakır'a götürdüler. Benim edindiğim izlenim, bu operasyonun son derece hızlı şekilde apar topar yapıldığı yönündeydi.
* Diyarbakır'da Emniyet'e götürüldük ve orada üç gün kaldık. Gözaltında toplam 15 civarı kişiydik. Bunlardan 4-5 tanesi İstanbul'dan benimle beraber getirilmişti. Benim dışımda iki kişiyi serbest bıraktılar.
* Burada iki defa "sohbet"e çıkarttılar beni. "Biz sadece sohbet ediyoruz" diyerek diyalog kurmaya çalıştılar. Ancak bu "sohbet" sırasında sürekli olarak suçlamalar yönelttiler. Senden kendini savunmanı ve kendini savunma psikolojisi içine sokmanı istiyorlar.
* Burada ifade verdim. Zaten sussam, bunu bir tavır olarak algılayacaklar. Baştan sona psikolojik bir mücadele yürütüyorlar.
"İnsanları 'hayali tanıklar' üzerinden suçluyorlar"
* İsnat ettikleri suç, benim PKK üyesi olmamdı. Bir gizli tanığın benim hakkımda beyanatları varmış. Benim sadece PKK değil aynı zamanda başka sol örgütlere de üye olduğum iddia edildi.
* Ayrıca benim PKK kamplarında eğitim aldığımı ve onlar adına faaliyetlerde bulunacağımı ve ortalığı karıştıracağımı da iddia ettiler. Hakkımda aslı astarı olmayan iddialarda bulundular.
* Genel olarak edindiğim intiba, bütün alınanları bu hayali tanıklık mekanizması ile aldıkları yönünde. Yani, hayali tanıkların ifadeleri var ortada ve insanlar bunlarla suçlanıyor.
"Türkiye'de işler böyle yürüyor"
* Ben sosyalistim. Bu kimliğimle de tanınırım. Ben Kürt meselesinde duyarlı bir insanım ama esas mesele bu değil. "Türkiye'de bazı toplumsal meselelere ister entelektüel anlamda olsun ister siyasi anlamda olsun, yakınlık duyuyorsanız size böyle davranılır"ın mesajıdır benim yaşadıklarım.
* Türkiye'de sosyalist, özgürlükçü insanlarla Kürtlerin ilişkilenmesi, entelektüel düzeyde de olsa siyasi düzeyde de olsa, bir cadı avıyla karşılanıyor. Bunu görüyoruz; ortada çok fazla dava var. Bunu kanıtlayan bir seçim süreci var ve ortada kozlar paylaşılıyor. Anayasa yazım süreci canlanıyor, burada da kozlar paylaşılıyor.
* Ben, bana isnat edilen suçların hiçbirini kabul etmiyorum. Yaşananlar, benim görüşlerimi veya duruşumu etkilemedi. Tam aksine zaten bildiğimiz bir şeyi somut olarak yaşamış oldum. Türkiye'de demek ki işler böyle yürüyor.
* Eğer siz sosyalizmi ulusalcı bir ideoloji olarak algılamıyorsanız, eğer siz milliyetçi şekilde hareket etmiyorsanız, bunun bedeli bir şekilde bir şeylerle suçlanmak oluyor. Ama bu hiçbir şekilde benim dünya görüşümü, bu güne kadar durduğum yeri değiştirmez.
"Önleyici savaş doktrini uygulanıyor"
* Türkiye'de meseleye nasıl yaklaştığına, ne yaptığına bakılmaksızın bir cadı avı söz konusu. Bu memlekette emekten, özgürlükten, halkların kaynaşmasından yana olan insanlara karşı yürütülen bir operasyon var. Duyarlı insan olmak, beraberinde bir şeylerle suçlanmayı beraberinde getiriyor.
* Böyle bir süreçle karşı karşıyayız ve yapılacak bir şey yok. Buyursunlar suçlasınlar. Benim meselemi de diğer insanlar gibi bir asayiş sorununa sıkıştırmaya çalışıyorlar. Sürekli olarak terör kavramı altında, asayiş kavramı altında işlenmemiş suçları işlenmiş gibi göstermeye çalışıyorlar.
* Bana "örgüt üyesisin" diyorlar. Ortada ne üyeliğim kanıtlayacak bir şey var, ne de bir eylem var. Hakeza diğer insanlarda da öyle; ne bir eylem var ortada ne bir kanıt.
* Hani önleyici savaş doktrini vardır ya 11 Eylül'den sonra gelişen; tam manasıyla o yaşanıyor. "Ortada bir fiil yok ama biz bunu alalım" diyorlar. Bu aslında toplumu sindirme operasyonudur çok açık şekilde.
* Ortada tamamen asılsız iddialar var. Bu asılsız iddiaların üzerine en demokratik şekilde, en meşru şekilde hakkımız neyse, onu kullanarak gitmek gerekiyor. (EKN)